beraberliğimizin yıldönümüydü. biz kadınlar böyle özel günlere ne kadar önem veriyoruz, hepiniz biliyorsunuzdur. ilk defa bu günü sevgilime hatırlatmadım, merak ettim çünkü, onun için de özel bir gün mü? eğer öyleyse hatırlar, hatırlamalı.. sabah beni okula bırakıp, işine gitmeden önce "bu akşam, yemeği dışarda yiyelim" dedim, kafasını sallayıp onayladı ve gitti. tabii ben hemen bir taksiye atlayıp, okulumu hızla terkettim.. hediyesini önceden almıştım, hatta hediyelerini.. birkaç güzel tşört, pantolonlar, kazaklar, hepsi son moda şeyler.. şu yıllardır değiştirmediği tarzını değiştirmesini istiyordum, hem bu kendine de çok iyi gelecekti. ben, ayda bir imaj değiştirirken, onun değişiklikten hoşlanmaması beni biraz rahatsız ediyor. yenilik beni her zaman dinç tutar, zaten bir süre sonra gözü alıştıkça, yaptığım yenilikler çok hoşuna gidiyor. neyse bir alışveriş merkezine gidip akşam için eksik olan birkaç şey daha aldım, biraz seksi şeyler.. eve gelip hazırlanmaya başladım, saçım, makyajım.. kendimi olağanüstü hissediyordum. çok geçmeden sevgilimin kapıyı açmak için uğraştığı anahtar sesi geldi kulağıma. heyecanlandım. tam bu sırada sevgilimin telefonu çaldı, içeri girip telefonu açtı. "alo!" arayan kişiyi sesinden hemen anlamıştım, kombinezon'du bu. sevgilimle selam kısmını geçtikten sonra konuşmaya "yıldönümünüz kutlu olsun" diye devam etti kombinezon. her şeyi duyabiliyordum.. sevgilimin yüzü anında bir şaşkınlık ifadesine dönüştü, sonra toparlamaya çalıştı, teşekkür etti, vedalaştılar ve telefon kapandı. unutmuştu. ve benim canım arkadaşım hatırlatmak için aramıştı sevgilimi. böyle iç organlarım sıkışmış olsa bile üzüntümü belli etmeden ve sanki konuşmayı hiç duymamış gibi devam ettim.
-hoşgeldin hayatım.
-hoşbulduk bir tanem.. hazırmısın? aa bu da soru mu, harika görünüyorsun..
-teşekkür ederim, sen de hazırlan istersen.
-tamam 10 dakikaya çıkarız..
gerçekten üzülmüştüm, hatta o odaya gidince gözlerim biraz dolmuştu. 10 dakika sonra kapıdan çıktık, ve çok şık bir lokantaya gelene kadar yolda pek konuşmadık. garsona bir şampanya getirmesini söyledi, şampanya geldi, beni öptü, içimdeki burukluk hala devam etse bile gülümsedim. yemekler yendi, hatta hiç dans etmeyi sevmediğini bildiğim halde dansa kaldırdı beni.. eve geldiğimizde anahtarını unuttuğunu söyledi ve kapıyı ben açtım. içerisi çiçeklerle doluydu, büyülenmiştim ya harika bir şeydi, sevgilimden hiç beklemediğim bir şeydi hatta. bu gece beni çok şaşırtmıştı. evet unutmuştu bu önemli günü ama, sonradan öğrendim ki kombinezon'un telefonundan sonra içeri giyinmeye gittiği o 10 dakika içinde bir sürü telefon görüşmesi yapmış, her şeyi ayarlamıştı. çiçeklerin arasında bir paket duruyordu. deli ve görgüsüzce o pakete uzandım ve açtım. içinden şu ördek ayakkabıları olan ugg'lar çıktı. nefret etmiştim bu ayakkabılardan, hayatta giymezdim. bir hayal kırıklığı daha yaşayarak sevgilime teşekkür ettim. sonra ben de içeri gidip hediyelerimi getirip, ona verdim. o da beğenmemişti belli. ikimzin tarzı da çok farklıydı ve ikimiz de birbirimizi değiştirmek istiyorduk. çok uç noktalardık, ama dayanılmaz bir çekim gücü vardı, işte bu yüzden beraberiz.. hediye faslı da bitince müzik çalar'a yöneldim, bu gece her şeye rağmen çok güzel bitmeliydi.. bir the doors parçası, end of the night.. müzikle beraber ipleri elime almıştım o gece, ona kalsa bir ibrahim tatlıses parçası açabilirdik çünkü.. soyunduk, her şeyi ağırdan aldık, yavaş yavaş, çiçekler arasında, fazla ateşli bir gece.. yıldönümü hakettiği değere bu sevişmeyle ulaştı sonunda, muhteşemdi...
23 Kasım 2009 Pazartesi
yıldönümü
Gönderen jartiyer zaman: 02:07
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 itiraf:
:) güzel bir yazı olmuş
teşekkür ederim (:
canım tekrar nice yıllar diliyorum size.. bence hediyeler rafta kalacak da olsa güzel bir gece geçirmişsiniz.
aşkmış : )
yazıyı beğendim
her şey senin sayende oldu kombinezon'um, iyi ki varsın..
teşekkürler adsız (:
ilginç bir hikaye kadınları anlamamaya devam diyorum:)
yazı güzel..
Yorum Gönder