THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES

3 Ekim 2010 Pazar

okuyucuya mektup

merhaba okur;

bu blogu dertleşmek için açtık, kimseyi inandırmak gibi bir derdimiz yoktur, baktık ki takip ediliyoruz, elbette bu hoşumuza gitti, ne de olsa hepimiz porno düşkünüyüz. kombinezon'un da benim de anlamış olduğunuz üzere sevgililerimizle ilgili cinsel problemlerimiz var, ha yazılarımın çoğunda abartıyı kullanırım ben hiç çekinmem. herkes, her türlü yorumu yapabilme hakkına sahiptir, saygı duyuyoruz, alınmıyoruz, çünkü pek sallayan tipler değiliz. hep okul hem iş yoğun insanlarız biraz, bu yüzden bloga bazen uzun süre yazı yazamıyoruz, ama zannetmeyin ki problem yok, olmaz mı...

en kısa zamanda görüşmek dileğiyle, hepinize iyi sevişmeler...

11 Eylül 2010 Cumartesi

vay ahlaksız

aldatıyorum. daha önce de aldatmıştım, evet... kadınlık duygusunu hiç bu kadar yoğun hissetmemiştim, aynı rujum daha kırmızı, bacaklarım daha seksi sanki..

yanlış tahmin ettiniz, öğrencim değil.. :)

okuldan bir hatunun sevgilisi. bir taksim akşamında tanıştık, içtik, sohbet, eğlence falan filan.. ertesi gün telefonum çaldı, tanımadığım bir numaraya cevap verdim, oydu.. sevgilisinin telefonundan almış numaramı, bu arama masum olabilir miydi? olamazdı çünkü önceki gün biraz kuyruk sallamış olabilirim.. buluşma kararı aldık. nerde buluşacağımız büyük bir problem oldu aslında, sözde arkadaşça bir buluşma, peki niye kaçıyoruz sevgililerimizden, belki biraz yaramazlık? yok yok vicdan yaparım.. belki yapmam.. buluştum.

onun ilişkisinin sorunlarını konuştuk bolca, yakında ayrılacakmış falan fistan.. sevişmek için ayak yapıyor işte.. ama ilginç olan neydi, o konuşurken kayboluyordum, başka bir şey düşünemeden abaza gibi dudaklarına kilitlendim, ve tek düşündüğüm ne zaman gevezeliği kesip beni öpücek? oturduğumuz yerden kalktık, evlere gidecektik güya.. park yerinde, bir hoşçakal öpücüğünü dudaklara yakın bir yerlere kondurmuş olabilirim, devamı geldi elbet.. hayvanlar gibi öpüştük, gerisi arabada..

o günden beri 2 sevgilim var, normalde aldattığım insanlarla bir daha görüşmezdim ama bu başka, dedim ya kayboluyorum herife baktığım zaman.. geçenlerde sevgilisinden ayrılmış. ama ben ayrılır mıyım? tamam belki çok kötüye giden bir ilişkimiz var diğeriyle ama seviyorum onu, böyle odun, böyle hödük olsa da çok şey paylaştım onunla, bazen annesi gibi oldum, ben yetiştirdim bir çok konuda.. bırakamam gibi.. bilmiyorum.. ayrıca kafam çok karışık falan da değil arkadaşım, birisini seviyorum, diğerinden hoşlanıyorum bu kadar basit..

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Kombinezon ve renkli ruyalar vol. 6

Sıkıntılı bir dönemdeydim. İçim dışım saçma sapan konularla dolu olduğundan kusmak istiyordum. İçimdekileri kusmak ve asla düşünmemek. Sekizinci katın balkonundan aşağı bakınca hayat aslında pek de zor görünmüyordu. Aşağı sallanmak kadar basitti.


Uzun uzun düşündüm. Nedendi böyle derin düşüncelerim.. Sevgilimle aram bozuktu, ailesiyle problemlerimiz vardı, onun takıntılı olduğu noktalarda ben çok geniştim, beni anlamamakta ısrarcıydı, hayatımın her noktasına karışmaya başlamıştı vs. Sorunum oydu-sevgilim-. Kadınların bazı bunalımlı dönemlerinde özellikle sevgililerinden ayrıldıklarında falan kapıldığı kendini bilmezlik halinde değildim asla.. Ne yaparsam yapayım bilinçli karar alacaktım. Ayrılabilirdim ondan. Evi terk edebilirdim. Aramazdım, merak ettirirdim. İstediğim şeyse bunların hiçbiri değildi.

Sinir çıkarmak ya da ona karşı duyduğum kızgınlığın öcünü almak için değil gerçekten başkasıyla sevişmek istediğim için seviştim Serdar'la.. Bundan 5 ay önce..

O gün evden kararlı bir şekilde çıktım. Bir başkasıyla sevişmeden eve dönmeyeceğimi biliyordum. En seksi iç çamaşırlarımı giydim önce. Sonra çıkardım. Sutyen takmayacaktım zaten. Rahattım. Olduğum gibi gitmeye karar verdim. Kısa bir elbise giydim. Yavaş yavaş hazırlandım. hiçbir şeyi aceleye getirmek istemiyordum. Boyu belime yaklaşan saçlarımı öylece bıraktım önce. Sonra boynumu açıkta bırakacak şekilde topuz yaptım dalgaları belli olacak şekilde. Masum ama cazibeli görünmek istedim. Hafif bir makyaj yaptım. dudaklarıma sadece parlatıcı sürdüm. Topuklu ayakkabılarımdan birini seçtim. Rugan ve siyah.. Çiçek kokulu bir parfüm sıktım. Eni konu cazibeli, seksi bir kadın olmuştum.. Saat 19:00 civarıydı. Sevgilimin eve dönmesine 2 saat kala çıktım evden ona haber vermeden. Taksiye atlayıp Bebek'e gittim önce bir şeyler yedim. Saat 23:00 e kadar öylece vakit geçirdim ve bir kulübe gittim sonra. Yalnız bir kadının yalnız çıkma ihtimali en düşük olan yere!

devam edecek bu yazım..


22 Mayıs 2010 Cumartesi

Martin

bundan yıllar önce bugün, almanya'daydım. tek başıma, uçaktan inip amaçsızca berlin sokaklarında gezdim, evet, çok ucuz uçak bileti bulmuştum ve değerlendirdim. gecenin bir vakti bir hostel'e gittim, kimseyi tanımıyorum, almancam yok, ingilizceyle idare ediyorum işte.. resepsiyondaki kadın oda yok dedi, gece 4.. inatla çıkmadım dışarı, çok yorgun olduğumu ve sadece bir yastık yatak istediğimi söyledim defalarca.. odalara çıktık bütün odalara sessizce bakıyoruz, herkes uyuyor tabii, neyse içinde 6 yatak olduğunu söylediği bir odaya götürdü beni kız, içerisi karanlık ama nesef seslerini duyabiliyorum, yine de uyku her şeyden önemliydi o an.. tek boş yatağa yattım ve daldım uykuya. sabah geç kalktım ve camı yeni açan japon herifle göz göze geldim.. günaydın bize... tanıştık, çok şeker bir insandı, kısa bir süreliğine gelmiş Berlin'e tam olarak ne iş olduğunu da anlamamıştım. biraz muhabbet ve kahvaltıdan sonra ayrıldım hostelden. yürüdüm, ayaklarım acıyana kadar.. müze gezdim, etrafa bakındım, güldüm kendi kendime, çok saçma ve çok güzeldi o an yaşadıklarım.. soğuktan götüm donduğunda hostel'e döndüm, akşam yemeği yememiştim ama karnım da aç değildi. odaya girdiğimde japon ve Martin vardı.. Martin, yeni gelmişti hostele, lacivert gözleri vardı ve bembeyaz teni.. yanakları pembe oluyordu sık sık. oyuncuymuş, bir okulun sınavı için gelmiş Berlin'e. biraz muhabbetten sonra dışarı çıktık, bir kafede hızlıca bir şeyler atıştırmak zorunda kaldık, çünkü kafenin sahibi her dakika dükkanı kapatacığını söylüyordu.. yemekten sonra bira içtik başka bir yerde, kutu gibi kırmızı ışıklı ve çok salak müzikler çalan bir yerde hiç tanımadığım iki herifle bira içiyorum, ne güzeldi.. Hostel'e döndük, uyuduk sonra.. ertesi gün japonla vedalaştık, gitti. bütün gün boyunca bilmediğimiz sokaklarda kahkahalar attık Martin'le.. sokaktaki yaşlı bir kadın bizi sevgili sandı, almanca bir şeyler dedi, anlamadım ama güzeldi, güzel şeyler hissettim o böyle düşününce.. odaya döndük, japon yok.. sessiz, karanlık, 6 yatak ve 2 kişi.. aynı anda aynı şiddette seviştik o an.. dokunuşu, öpüşü, sarılışı her şeyi büyüleyiciydi, inanılmazdı, her saniyesi.. işte hayatımın en muhteşem seksini yaşadım o gün.. uzun zamandır kimseyle sevişmemiş, bu yüzden tadını çıkardık her geçen dakikanın, uyumadık, sarılarak, uyuma numarası yaptık sadece.. sabah enerji dolu kalktım ve karşı pencereden bizi seyreden yaşlı kadına tamamen çıplak "hallooooo!!" diye bağırdım.. duşa girdim, o da arkamdan içeri girdi, suyun altında oyalandık saçlarımı şampuanladı, dudaklarımı öptü..... biraz hüzünlü geçti o gün, akşam uçağım vardı ve İstanbul'a dönüyordum.. beni hava alanına bıraktı, telefonunu ve ev adresini verdi.. ve eve geldim, boş salona baktım, her şey boştu o an, ve ağlamaya başladım, duramıyorum, bir erkek için, Martin için.. aradım onu, ama ulaşamadım... şimdi yıllar geçmiş burada, onu düşünüyorum, ne güzel bir anıydın sen Martin...

13 Nisan 2010 Salı

talebe

off of... çok derin ofladım bu kez evet. gergin bir dönemdeyiz, ota boka kavga ediyoruz. genelde alttan alan taraf o olurdu fakat son 3 haftadır ben sakinleştirmeye çalışıyorum, öğrencimden kıskanıyor beni. neler neler kuruyor kafasında, atölyeye ne zaman gitsem, zort diye telefonum çalıyor "nerdesin, yine o herife mi ders veriyosun sen??" .. ilk defa aynı yaşımda bir öğrencim var ve evet yakışıklı, tamam çok yakışıklııııı... öhöömm sandığınız gibi değil tamam mı? aramızda hiç bir şey yok fakat sevgilimin bu kuruntuları yüzünden kendimi öğrencime daha yakın hissetmeye başladım, sürekli onu koruyorum her tartışmada, savunuyorum... şimdi ben mi suçluyum?

3 Mart 2010 Çarşamba

zil

şu sıralar sevişmeye zamanımız yok.. onun işlerinin, benim de derslerimin yoğunluğu yüzünden eve ölü gibi geliyoruz. yemek yiyip uyumakla geçiyor ortak vakitlerimiz. bugün bana mesaj atmış; "seksi özledim!" diye.

belki hödükçe, yani daha sevimli söylenebilirdi, "seninle sevişmeyi özledim" ya da "seni özledim" gibi ama şu an kendimle bunu tartışmak istemiyorum çünkü evet, ben de "seksi özledim".

kapıdan, zil sesi bekliyorum...

3 Şubat 2010 Çarşamba

ayakkabılar ve çiçek

ayakkabılarım.. onları çok seviyorum. iyi bir sex için ayakkabı seçimi de önemlidir bence. hangi erkek topuklu ayakkabıdan tahrik olmuyorum diyebilir ki.. bir kadın olarak ben bile tahrik oluyorum. sesi, görüntüsü, giymesi, çıkarması... genelde elbiseye göre ayakkabı seçilir ya ben de tam tersi giyeceğim ayakkabıyı önceden seçiyorum, hatta bazı zamanlarda elbiseye gerek bile kalmıyor..

geçenlerde sevgilimin işten gelmesine yakın hazırlandım, giyindim, kuşadım. belki dışarı çıkarız diye umut ediyordum, bütün gün boyunca evde sıkkıntıdan patlamıştım. kapı çaldı, açtım.. sevgilim elinde çiçeklerle gelmişti, inanamadım. hayır gerçekten inanamadım, (özel günler hariç hiç çiçek almaz bana) benim sevgilim böyle ince düşünceli biri değildir, hatta bildiğiniz kırodur. o beni ben de onu elinde çiçeklerle görünce ikimizden de kıvılcımlar çıkmaya başladı.. beni kucağına aldı, üzerimdeki her şeyi çıkardı, bir şey hariç.. ayakkabılarım... bileklerimi okşadı, sonra bacaklarımı sonra her yerimi.. sevgilimle yaklaşık beş senedir beraberiz, bu kadar uzun bir ön sevişme yapmamıştık..

bir şey olmuştu sevgilime ve sorgulamadım çok memnun olduğum için, tabii deli gibi merak ediyorum hala.. işin kötüsü ne biliyor musunuz bu mistik olaydan sonra her şeyin yine eskiye dönmesi... içeriden bağırıyor şu an bana, kalkıp bir bardak su alamıyor beyefendi.. hoşçakalın.